5:1
Ey imân etmiş olanlar, akitleri ifa edin! Hayvanların behimesi sizin için helal kılındı; üzerinize tilavet olunanlar hariç, sizler ihramlıyken avlanmayı helal saymaksızın! Muhakkak ki Allâh murat ettiğini hükmediyor!
Ey iman edenler! Sözleşmeleri yerine getirin. İhramlı iken avlanmayı helal saymamanız şartıyla, çeşitli hayvanlar size helal kılındı. Ancak haram oldukları size okunacak olanlar müstesna. Şüphesiz Allah dilediği hükmü verir.
5:2
Ey imân etmiş olanlar, Allâh'ın şeâirini helal saymayın; ne de haram ayı, ne de kurbanlıkları, ne de gerdanlıkları, ne de Rablerinden bir fazl ve bir rıza arayarak Beyt-i Haram'a yönelmişleri. Ve serbest olduğunuzda artık avlanın! Ayrıca, Mescidi Haramdan sizi savdılar diye bir kavme olan kin, haddi aşarak sizi cürüm işlemeye sevk etmesin. Hem birr ve takva üzere yardımlaşın; yoksa günah ve düşmanlık üzere yardımlaşmayın. Ve Allâh'tan sakının! Muhakkak ki Allâh, cezalandırması şiddetlidir.
Ey iman edenler! Allah'ın alâmetlerine, haram aya, kurbanlık hediyelere, gerdanlıklarına ve Rablerinden lutuf ve rıza bekleyerek Kabe'ye yönelenlere sakın saygısızlık etmeyin. İhramdan çıktığınız zaman avlanabilirsiniz. Sizi Mescidi Haram'dan çevirdiklerinden dolayı bir topluma karşı olan kininiz, sizi saldırıya sevk etmesin. İyilik ve takva üzerinde yardımlaşın, günah ve düşmanlık üzerinde yardımlaşmayın. Allah'tan korkun. Çünkü Allah'ın azabı çetindir.
5:3
Sizin üzerinize haram kılınmıştır: ölü ve kan ve domuzun eti ve kendisiyle Allâh'tan gayrısı yüceltilmiş olan ve boğulmuş ve vurulmuş ve yuvarlanmış ve süsülmüş ve canavarın yediği ancak boğazladıklarınız hariç. Ve dikili taşlar üzerinde kesilenler ve fal oklarıyla taksimde bulunmanız; İşte bu fasıklıktır. Bugün, yok saymış olanlar sizin dininizden ye'se düşmüşlerdir, dolayısıyla onlardan çekinmeyin de benden çekinin. Bugün dininizi sizin için kemale erdirdim ve üzerinize nimetimi tamamladım ve sizin için din olarak İslam'a razı oldum. Ancak kim şiddetli bir açlık içinde zorlanırsa, günaha yönelmeksizin... O takdirde muhakkak ki Allâh Gafûr’dur; Rahîm’dir.
Leş, kan, domuz eti, Allah'tan başkasının adı anılarak kesilen; boğulmuş, vurulmuş, yukardan düşmüş, boynuzlanmış, canavar yırtmış olup da canlı iken kesmedikleriniz; dikili taşlar (putlar) üzerine boğazlanan hayvanlar ve fal oklarıyla kısmet (şans) aramanız size haram kılındı. Bunların hepsi doğru yoldan çıkmaktır. Bugün kâfirler, dininize karşı ümitsizliğe düşmüşlerdir. Onlardan korkmayın, benden korkun. Bugün dininizi kemale erdirdim, size nimetimi tamamladım. Size din olarak İslâmı beğendim. Kim açlıktan daralır, günaha istekle yönelmeden bunlardan yemek zorunda kalırsa, ona günah yoktur. Çünkü Allah bağışlayan, merhamet edendir.
5:4
Sana soruyorlar: Onlara neler helal kılındı? De ki: Sizin için hoş şeyler helal kılındı. Avcı hayvanlardan öğrettikleriniz de... Köpek gibi eğittikleriniz... Allâh'ın size öğrettiğinden onlara öğretiyorsunuz... Şu halde sizin için tuttuklarından yiyin ve onun üzerine Allâh'ın ismini anın! Hem Allâh'tan sakının! Muhakkak ki Allâh hesabı hızlı olandır.
Sana, kendilerine neyin helal kılındığını soruyorlar. De ki: "Size iyi ve temiz şeyler helal kılındı." Allah'ın size öğrettiğinden öğreterek yetiştirdiğiniz avcı hayvanların sizin için tuttuklarını yiyin ve üzerine Allah'ın adını anın (besmele çekin), Allah'tan korkun. Muhakkak Allah, hesabı çabuk görendir.
5:5
Bugün hoş şeyler sizin için helal kılınmıştır; kendilerine kitap verilmiş olanların yemeği de sizin için helaldir; sizin yemeğiniz de onlar için helaldir; mümine kadınlardan koruma altında olanlar ile kendilerine sizden önce kitap verilmiş olanlardan koruma altında olan kadınlar da... kendilerine ücretlerini verdiğinizde! Koruyanlar olarak, su dökenler olarak değil, dostlar edinerek de değil! Ve kim imânı yok sayarsa o takdirde onun ameli kesinlikle iptal olmuştur; Ahirette de o hüsranda olanlardandır.
Bugün size iyi ve temiz şeyler helal kılındı. Kendilerine kitap verilenlerin yiyecekleri size helal olduğu gibi, sizin yiyeceğiniz de onlara helâldir. Ve müminlerden iffetli hür kadınlar ve sizden önce kendilerine kitap verilenlerden namuslu hür kadınlar, zina etmeksizin, gizli dost tutmaksızın, namuslu bir şekilde mehirlerini ödediğiniz takdirde, size helâldir. Her kim imanı inkâr ederse, ameli boşa gitmiş olur ve o, ahirette zarara uğrayanlardandır.
5:6
Ey imân etmiş olanlar; namaza kalktığınızda yüzlerinizi ve ellerinizi dirseklere kadar -ve mesh edin başlarınıza- ve ayaklarınızı iki bilek kemiğine kadar yıkayın! Ancak, eğer cünüp idiyseniz o takdirde pâklanın! Ve eğer hasta yahut sefer üzere idiyseniz yahut sizden biri Gait’ten geldiyse yahut kadınlarla dokunuştuysanız fakat su bulamadıysanız o takdirde hoş bir toprağa yönelin de böylece yüzlerinize ve ellerinize ondan mesh edin! Allâh sizin üzerinize bir sıkıntı oluşturmayı murat etmiyor velâkin sizi paklamayı ve sizin üzerinize nimetini tamamlamayı murat ediyor; gerekir ki şükredesiniz.
Ey iman edenler! Namaz kılmaya kalktığınız zaman, yüzlerinizi ve dirseklere kadar ellerinizi yıkayın. Başlarınızı meshedin, iki topuğa kadar da ayaklarınızı yıkayın. Eğer cünüp iseniz temizlenin. Hasta iseniz, yahut yolculukta iseniz, yahut biriniz abdest bozmaktan gelmişse yahut kadınlara dokunmuşsanız, su da bulamamışsanız, temiz bir toprağa teyemmüm edin. Bunun için de yüzlerinizi ve ellerinizi o toprakla meshedin. Allah size bir güçlük çıkarmak istemiyor, fakat sizi temizlemek ve şükredesiniz diye de üzerinizdeki nimetini tamamlamak istiyor.
5:7
Hem anın Allâh'ın üzerinizdeki nimetini ve sizi kendisiyle bağladığı mîsâkını! Hani 'işittik ve itaat ettik' demiştiniz! Ve Allâh'tan sakının; muhakkak ki Allâh göğüslerin özünü Alîm’dir.
Allah'ın, üzerinizdeki nimetini ve "İşittik, itaat ettik" dediğinizde sizden aldığı ve kendisiyle sizi bağladığı ahdini hatırlayın. Allah'tan korkun, çünkü Allah göğüslerin özünü çok iyi bilir.
5:8
Ey imân etmiş olanlar, Allâh için kavvamlar, ölçüye şahitlik edenler olun! Ayrıca bir kavme olan kin, sizi adil olmamaya sevk etmesin! Adil davranın; ki o, takvaya daha yakındır! Hem Allah'tan sakının! Muhakkak ki Allâh her ne yapıyorsanız Habîr'dir.
Ey iman edenler, Allah için hakkı ayakta tutanlar ve adaletle şahitlik yapanlar olunuz. Bir kavme olan kininiz, sizi adaletsizliğe sevketmesin. Adaletli olun, çünkü o, takvaya daha yakındır. Allah'tan korkun. Şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan haberdardır.
5:9
Allâh imân etmiş ve salih amelleri yapmış kimselere vaat etmiştir: Onlar için bir mağfiret ve muazzam bir ecir.
Allah, iman edenlere ve salih amel işleyenlere şöyle vaad etmiştir: Onlar için mağfiret ve büyük bir mükafat vardır.
5:10
Âyetlerimizi yok saymış ve yalanlamış kimselere gelince; işte onlar Cahîm'in arkadaşlarıdır.
İnkâr eden ve âyetlerimizi yalanlayanlara gelince, işte onlar, cehennemliktirler.
5:11
Ey imân etmiş olanlar; üzerinizdeki Allâh'ın nimetini anın! Hani bir kavim ellerini size uzatmaya yeltenmişti ancak onların ellerini sizden çekti. Hem Allâh'tan sakının; nitekim Allâh'ın üzerine müminler artık tevekkül etsinler!
Ey iman edenler! Allah'ın size olan nimetini hatırlayın. Hani bir topluluk size el uzatmaya (tecavüze) yeltenmişti de, O (Allah) onların ellerini sizden çekmişti. Allah'tan korkun. Müminler yalnız Allah'a dayansınlar.
5:12
Andolsun Allâh İsrâil oğullarının misakını kesinlikle almıştı. Ve onlardan on iki temsilci göndermiştik. Ve Allâh dedi ki: Muhakkak ki ben sizinle beraberim! Eğer namazı ikame ettiyseniz ve zekâtı verdiyseniz ve resullerime imân ettiyseniz ve onları desteklediyseniz ve Allâh'a güzel bir borcu borç verdiyseniz... Muhakkak ki günahlarınızı kesinlikle örteceğim ve muhakkak ki sizi altlarından nehirlerin aktığı cennetlere kesinlikle girdireceğim... Şu halde bundan sonra sizden kim yok saymış olursa artık kesinlikle yolun ortasını sapmıştır!
Allah, İsrailoğularından söz almıştı. İçlerinden on iki müfettiş göndermiştik... Allah şöyle demişti: " Ben, muhakkak sizinle beraberim. Namazı dosdoğru kıldığınız, zekatı verdiğiniz, peygamberlerime iman ettiğiniz ve onlara yardımda bulunduğunuz, (mallarınızı) Allah yolunda güzelce sarfettiğiniz takdirde, günahlarınızı mutlaka örter ve sizi altından ırmaklar akan cennetlere korum. Fakat sizden her kim de, bundan sonra küfrederse, dosdoğru yoldan sapmış olur.
5:13
Sonra, misaklarını bozmaları dolayısıyla onları lanetledik ve kalplerini katı eyledik. Kelimeleri kendi konumlarından tahrif ediyorlar; kendisiyle onlara hatırlatılanlardan bir payı da unuttular! Ve içlerinden birazı hariç onlardan bir haine'ye hala muttali oluyorsun! Yine de onları affet ve aldırma; muhakkak ki Allâh muhsinleri sever.
Sözlerini bozdukları için onları lanetledik ve kalblerini katılaştırdık. Kelimeleri yerlerinden değiştiriyorlar. Uyarıldıkları şeyden pay almayı unuttular. İçlerinden pek azı hariç, daima onlardan hainlik görürsün. Yine de onları affet, aldırma. Çünkü Allah güzel davrananları sever.
5:14
'Muhakkak ki Bizler Hıristiyanlarız' demiş kimselerden de misaklarını aldık. Fakat kendisiyle onlara hatırlatılanlardan bir payı unuttular. Bunun üzerine kıyamet gününe kadar aralarına düşmanlığı ve nefreti saldık. Nitekim Allâh yakında onlara ne yapıp ettiklerini bildirecek.
"Biz hıristiyanız" diyenlerden de söz almıştık. Onlar da kendilerine hatırlatılan şeylerin çoğunu unutmuşlardı. Biz de onların arasına, kıyamete kadar sürecek kin ve düşmanlık soktuk. Allah, ne yapmış olduklarını onlaraelbette haber verecektir.
5:15
Ey Ehli Kitap, size elçimiz kesinlikle gelmiştir; kitaptan gizleyedurduklarınızdan bir çoğunu size beyan ediyor; bir çoğundan da vazgeçiyor. Size Allâh'tan bir nur ve açıklayan bir kitap kesinlikle gelmiştir.
Ey kitap ehli! Kitaptan gizlemiş olduğunuz şeylerin çoğunu açıklayan, çoğundan da vazgeçen peygamberimiz size geldi. Ayrıca size, Allah'tan bir nur ve apacık bir kitap da gelmiştir.
5:16
Allâh, rızasına tabi olmuş olanı selametin yollarına, onunla hidayet eder ve onları karanlıklardan nura izniyle çıkarır ve onları Sıratı Müstakime hidayet eder.
Allah o kitabla rızasına uygun hareket edenleri selamet yollarına iletir. Onları izniyle karanlıklardan aydınlığa çıkarır ve onları dosdoğru yola sevk eder.
5:17
Andolsun, 'Meryem'in oğlu Mesih muhakkak ki Allâh'ın kendisidir' demiş kimseler kesinlikle yok saydılar. De ki: Şayet O, Meryem'in oğlu Mesih'i ve onun annesini ve Yer'dekileri topluca helak etmeyi murat etse, o takdirde kim Allah'a karşı herhangi bir şeye maliktir? Hem, göklerin ve yerin ve o ikisinin arasındakilerin mülkü Allâh'ındır; neyi dilerse yaratır; zaten Allâh her şeyin üzerine Kadîr'dir.
Muhakkak ki, "Allah, ancak Meryemoğlu İsa Mesih'tir" diyenler kâfir olmuşlardır. (Onlara) de ki: " Allah, Meryemoğlu İsa Mesih'i, anasını ve bütün yeryüzündekileri helak etmek istese O'na kim engel olabilir? " Göklerin, yerin ve ikisi arasındakilerin mülkiyeti sadece Allah'a aittir. O, dilediğini yaratır. Allah, her şeye kadirdir.
5:18
Ve Yahudiler ve Hıristiyanlar dediler ki: Biz Allâh'ın oğulları ve O'nun sevdikleriyiz. De ki: Peki niçin size azap ediyor günahlarınızdan ötürü? Bilakis siz O'nun yarattıklarından birer beşersiniz! Dilediği kimseye mağfiret ediyor; dilediği kimseye ise azap ediyor. Hem Allâh'ındır göklerin ve yerin ve o ikisi arasındakilerin mülkü; ve O'nadır varış.
Yahudiler ve hıristiyanlar, "Biz Allah'ın oğulları ve sevgilileriyiz" dediler. De ki: " O halde niçin günahlarınızdan ötürü (Allah ) size azab ediyor?" Hayır, siz de O'nun yaratıklarından birer insansınız. O dilediğini bağışlar, dilediğine azab eder. Göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunan her şeyin mülkü Allah'ındır. Nihayet dönüş de O'nadır.
5:19
Ey Ehli Kitap resulümüz size kesinlikle geldi; resullerden yana bir fetretin üzerine size beyan ediyor! 'bize ne bir müjdeci ne de bir uyarıcı gelmedi' demeyesiniz! Nitekim size bir müjdeci ve uyarıcı kesinlikle geldi! Hem Allâh her şeyin üzerine Kadîr'dir.
Ey kitap ehli! Peygamberlerin arasının kesildiği bir sırada size Resulümüz geldi, gerçekleri açıklıyor ki, (yarın kıyamet gününde): "Bize bir müjdeleyici ve uyarıcı gelmedi" demeyiniz. İşte müjdeleyici ve uyarıcı geldi. Allah, her şeye kadirdir.
5:20
Ve hani Musa kavmine demişti ki: Ey kavmim, üzerinizdeki Allâh'ın nimetini anın! Hani içinizde nebiler var etti ve sizi melikler kıldı; hem âlemlerden herhangi birine vermediğini size verdi.
Musa kavmine şöyle demişti: "Ey kavmim! Allah'ın üzerinizdeki nimetini hatırlayın. O, içinizden peygamberler çıkardı. Sizi hükümdarlar yaptı. Ve âlemlerde hiçbir kimseye vermediğini size verdi."
5:21
Ey kavmim, Allah'ın sizin için yazmış olduğu mukaddes araziye girin; ve ardınız sıra geri gitmeyin böylece hüsranla dönersiniz!
"Ey kavmim, Allah'ın size yazdığı kutsal toprağa girin, geriye dönmeyin, yoksa kayba uğrarsınız."
5:22
Dediler ki: Ey Musa, muhakkak ki orada cebbar bir kavim var; onlar oradan çıkıncaya kadar muhakkak ki biz de oraya asla girmeyeceğiz! Ancak oradan çıkarlarsa o takdirde elbette biz gireriz.
Onlar da: "Ey Musa! Orada zorba bir kavim var. Onlar oradan çıkmadıkça biz oraya asla giremeyiz. Eğer oradan çıkarlarsa, şüphesiz biz de gireriz" dediler.
5:23
Korktukları kimselerden, Allah'ın kendilerine nimette bulunduğu iki adam dedi ki: onların üzerine kapıdan girin; nitekim oradan girdiğinizde artık muhakkak ki siz galipsiniz! Hem Allâh'a tevekkül edin; eğer müminler idiyseniz!
Allah'tan korkan ve Allah'ın kendilerine nimet verdiği iki adam şöyle dedi: "Onların üzerlerine kapıdan girin. Oradan girerseniz muhakkak galip gelirsiniz. Eğer layıkıyla inanıyorsanız yalnız Allah'a dayanın.
5:24
Dediler ki: Ey Musa, muhakkak ki onlar orada oldukça biz oraya asla girmeyeceğiz, ebediyen! Haydi sen ve Rabbin gidin, böylece ikiniz savaşın! Muhakkak ki biz işte burada oturucularız!
Kavmi Musa'ya: "Ey Musa! Onlar orada olduğu sürece biz oraya asla girmeyiz. Sen ve Rabb'in gidin savaşın. Biz burada oturacağız" dediler.
5:25
Dedi ki: Rabbim, muhakkak ki ben malik değilim; ancak kendime ve kardeşime! Artık bizim aramızla fasıklar kavminin arasını ayır!
Musa: "Ey Rabbim! Ben, kendimle kardeşimden başkasına söz geçiremiyorum, artık bizimle bu fâsık kavmin arasını ayır" dedi.
5:26
Dedi ki: öyleyse muhakkak ki orası onlara haram kılınmıştır; kırk sene Yeryüzünde kaybolacaklar! Artık fasıklar kavmine acıma!
Allah Musa'ya şöyle dedi: "Kırk sene o mukaddes yer onlara haram kılınmıştır. Yeryüzünde şaşkın şaşkın dolaşacaklar. O fâsık kavim için üzülme!".
5:27
Ve onlara Adem'in iki oğlunun haberini hakkıyla tilavet et. Hani o ikisi yakınlık sunmuşlardı da, ikisinin birinden kabul edilmiş, fakat diğerinden kabul edilmemişti. Dedi ki: Elbette seni kesinlikle katledeceğim! Dedi ki: Allâh ancak sakınanlardan kabul ediyor!
Onlara Âdem'in iki oğluyla ilgili haberi hakkıyle oku. Hani her ikisi birer kurban sunmuşlardı, birinden kabul edilmiş, diğerinden kabul edilmemişti. (Kurbanı kabul edilmeyen, ötekine): " Seni öldüreceğim" demişti. Diğeri ise şöyle demişti: "Allah, yalnız kendisinden korkanlardan kabul eder".
5:28
Andolsun, şayet beni katletmen için bana elini uzatmış olsan, ben seni katletmem için elimi sana uzatıcı olmam! Muhakkak ki ben Alemlerin Rabbi Allah'tan korkuyorum!
"Allah'a yemin ederim ki, sen beni öldürmek için bana el uzatsan da, ben seni öldürmek için sana el uzatacak değilim, ben âlemlerin Rabb'i olan Allah'tan korkarım.
5:29
Muhakkak ki ben, senin hem benim günahımla hem de kendi günahınla dönmeni, böylelikle ateş'in halkından olmanı murat ediyorum. İşte bu zalimlerin cezasıdır!
"Ben isterim ki sen, benim günahımı da, kendi günahını da yüklenip ateş halkından olasın! Zalimlerin cezası budur".
5:30
Böylelikle nefsi onu, kardeşini katletmeye gönüllü eyledi; böylece onu katletti; artık hüsranda olanlardan oldu.
Bunun üzerine kurbanı kabul edilmeyenin nefsi kendisini, kardeşini öldürmeye teşvik etti ve onu öldürdü. Böylece zarara uğrayanlardan oldu.
5:31
Sonra Allâh kardeşinin sev'esini nasıl saklayacağını ona göstermek için, yerde aranan bir karga gönderdi. Dedi ki: Veyl olsun bana! Kardeşimin sev'esini örtmek için bu karga kadar olmaktan aciz mi oldum? Artık nadimîn'den oldu!
Derken Allah bir karga gönderdi, ona kardeşinin cesedini nasıl gömeceğini göstermek için toprağı eşeliyordu. "Yazıklar olsun bana, şu karga kadar olup da kardeşimin cesedini gömmekten âciz miyim ben?" dedi ve pişman olanlardan oldu.
5:32
Bundan ötürü, İsrâil oğullarının üzerine yazdık ki; kim bir canı, bir can yahut yeryüzünde fesat çıkarmak olmaksızın katletmiş ise, o takdirde sanki bütün insanları katletmiş gibidir. Kim de ona hayat vermiş ise, o takdirde sanki bütün insanlara hayat vermiş gibidir. Hem onlara resullerimiz beyyineler ile kesinlikle geldiler; yine de onlardan çoğu bundan sonra yeryüzünde muhakkak müsrif oldular.
Bunun içindir ki, İsrâiloğulları'na: "Kim, bir cana kıymayan veya yeryüzünde bozgunculuk çıkarmayan bir nefsi öldürürse, bütün insanları öldürmüş gibi olur. Kim de bir nefsin yaşamasına sebep olursa, bütün insanları yaşatmış gibi olur" hükmünü yazdık (farz kıldık). Şüphesiz ki onlara peygamberlerimiz açık delillerle geldiler. Yine de bundan sonra onların birçoğu yeryüzünde aşırı gitmektedirler.
5:33
Allâh ve resulüyle harbeden ve yeryüzünde fesat için koşturanların cezası, ancak katledilmeleri yahut çarmıha gerilmeleri yahut ellerinin ve ayaklarının çaprazlama kesilmesi yahut o yerden sürülmeleridir. Bu onlar için dünyada bir rüsvaylıktır; ahirette ise onlar için muazzam bir azap vardır!
Allah ve Resulüne karşı savaşan ve yeryüzünde fesat çıkarmaya çalışanların cezası, ancak öldürülmeleri veya asılmaları yahut ayak ve ellerinin çaprazlama kesilmesi, ya da yeryüzünde başka bir yere sürgün edilmeleridir. Bu, dünyada onlar için bir zillettir. Ahirette ise onlar için büyük bir azab vardır.
5:34
Ancak, siz onların üzerine güç yetirmeden önce tevbe etmiş kimseler hariç! Nitekim biliniz ki Allâh Gafûr Rahîm'dir!
Ancak kendilerini yakalamanızdan önce tevbe edenler başka. Bilin ki Allah, çok bağışlayan ve çok merhamet edendir.
5:35
Ey imân etmiş olanlar, Allâh'tan sakının ve O'na doğru, vesileyi isteyin ve O'nun yolunda cihat edin; böylelikle sizler kurtulasınız.
Ey inananlar, Allah'tan korkun, O'na yaklaşmaya yol arayın ve O'nun yolunda cihad edin ki, kurtuluşa eresiniz.
5:36
Muhakkak ki yok saymış olanlar, Kıyamet Gününün azabından kendilerini kurtarmak için fidye olarak; Yer'de ne varsa tümü, onunla birlikte bir misli daha onların olsa, onlardan kabul edilmezdi! Nitekim onlar için elîm bir azap vardır.
Bütün yeryüzündekiler ve bir o kadarı daha inkâr edenlerin olsa, bunlar kıyamet gününün azabından kurtulmak için hepsini fidye olarak verseler yine onlardan kabul edilmez. Onlar için can yakıcı bir azap vardır.
5:37
Ateş'ten çıkmayı murat ediyorlar; ancak onlar ondan çıkacak değillerdir! Nitekim onlar için kalıcı bir azap vardır.
Cehennem ateşinden çıkmak isterler. Ama oradan çıkacak değillerdir. Onlar için devamlı bir azap vardır.
5:38
Ve hırsız erkeği ve hırsız dişiyi, bu durumda o ikisinin ellerini kesin! Kazandıklarından ötürü bir ceza olarak; Allâh'tan bir nekâlolmak üzere. Nitekim Allâh Azîz'dir; Hakîm'dir.
Hırsızlık eden erkek ve kadının, yaptıklarına karşılık Allah'dan bir ceza olarak ellerini kesin. Allah daima üstündür, hikmet sahibidir.
5:39
Artık kim zulmünden sonra tevbe etmiş ve ıslah etmiş olursa şu halde muhakkak ki Allâh onun tevbesini kabul ediyor. Muhakkak ki Allâh Ğafûr'dur; Rahîm'dir.
Kim yaptığı haksızlıktan sonra tevbe eder, halini düzeltirse, şüphesiz Allah, onun tevbesini kabul eder. Çünkü Allah bağışlayan, merhamet edendir.
5:40
Bilmedin mi Allâh'ı, göklerin ve yerin mülkünün O'nun olduğunu! Dilediği kimseye azap eder, dilediği kimse için de mağfiret eder. Hem Allâh her şeyin üzerine Kadîr'dir.
Göklerin ve yerin mülkünün Allah'a ait olduğunu, dilediğine azap edip dilediğini de bağışladığını bilmedin mi? Allah herşeye kâdirdir.
5:41
Ey Resul, küfürde yarışanlar seni üzmesin; dilleriyle 'imân ettik' demiş ancak kalpleri imân etmemiş olanlardan ve dönmüş olanlardan! Onlar yalana çokça kulak veren, sana gelmemiş bir kavme çokça kulak verenlerdir. Kelimeleri kendi konumlarından sonra tahrif ediyorlar; diyorlar ki: eğer size bu verilmiş olursa o takdirde onu alın; yok eğer o size verilmemiş olursa o takdirde sakının! Nitekim Allâh kimin fitnesini murat ederse o takdirde sen onun için Allâh'tan herhangi bir şeye malik olamazsın! İşte onlardır Allâh'ın kalplerini arındırmayı murat etmemiş olduğu kimseler! Onlar için dünyada bir rüsvaylık var; yine onlar için âhirette muazzam bir azap var!
Ey peygamber, ağızlarıyla "inandık" deyip, kalbleriyle inanmamış olanlardan ve yahudilerden küfürde yarış edenler seni üzmesin. Onlar yalana kulak verirler, sana gelmeyen diğer bir topluluğa kulak verirler, kelimeleri yerlerinden değiştirirler, "eğer size bu verilirse alın, bu verilmezse sakının" derler. Allah birini şaşırtmak isterse, sen onun için Allah'a karşı hiçbir şey yapamazsın. Onlar öyle kimselerdir ki, Allah, onların kalblerini temizlemek istememiştir. Onlar için dünyada rezillik var ve yine onlar için ahirette de büyük bir azab vardır.
5:42
Yalana çokça kulak verenlerdir, haramı çokça yiyenlerdir! Şu halde şayet sana gelirlerse, o takdirde onların arasında hükmet veya yüz çevir. Ancak onlardan yüz çevirirsen, o takdirde sana hiçbir zarar veremeyecekler! Ama şayet hükmedersen, o takdirde onların arasında ölçü ile hükmet! Muhakkak ki Allâh ölçüye göre davrananları sever!
Onlar, yalana çok kulak verirler ve çok haram yerler. Eğer sana gelirlerse, ister aralarında hükmet, ister onlardan yüz çevir. Eğer onlardan yüz çevirirsen, sana hiçbir zarar veremezler. Eğer aralarında hükmedersen adaletle hükmet. Şüphesiz Allah, adaletli davrananları sever.
5:43
Hem nasıl sana hüküm verdiriyorlar; halbuki yanlarında içinde Allâh'ın hükmü olan Tevrat var! Yine de bundan sonra yüz çeviriyorlar; nitekim bunlar müminler değildir.
İçinde Allah'ın hükmü bulunan Tevrat yanlarında dururken seni nasıl hakem yapıyorlar da ondan sonra da dönüveriyorlar? Onlar inanıcı değillerdir.
5:44
Muhakkak ki Tevrat'ı Biz indirdik; onda hidayet ve nur vardır. Teslim olmuş olan nebiler onunla, dönmüş olanlar için hüküm veriyorlar; Rabbânîler de hahamlar da; kendilerine muhafaza etmeleri için Allâh'ın kitabından verilmesinden ötürü; zaten ona şahitler idiler. Şu halde insanlardan çekinmeyin ancak Ben'den çekinin! Hem ayetlerimle az bir pahayı satın almayın! Nitekim kim Allâh'ın indirdiği ile hükmetmez ise işte onlar, onlardır kafirler!
İçinde hidayet ve nûr bulunan Tevrat'ı, elbette biz indirdik. Müslüman olan peygamberler, yahudiler hakkında hükmederler, kendilerini Tanrıya adamış zâhitler, âlimler de, Allah'ın kitabını korumakla görevlendirildiklerinden (onunla hüküm verirler) ve onun Allah'ın kitabı olduğuna şahitlik ederlerdi. İnsanlardan korkmayın, benden korkun, âyetlerimi az bir paraya satmayın. Kim Allah'ın indirdiğiyle hükmetmezse, işte onlar kâfirlerin ta kendileridir.
5:45
Ve Biz onların üzerine onda yazdık ki, cana can, göze göz, buruna burun, kulağa kulak, dişe diş; yaralara da kısas. Ancak kim bununla tasadduk ederse, bu durumda bu, onun için bir kefarettir. Kim de Allâh'ın indirdiği ile hükmetmez ise işte onlar, onlardır zalimler.
Biz Tevrat'ta onlara, cana can, göze göz, buruna burun, kulağa kulak, dişe diş ve yaralara karşılıklı kısas (ödeşme) yazdık. Bununla beraber kim kısas hakkını bağışlarsa, bu kendi günahlarına keffaret olur. Ve kim Allah'ın indirdiğiyle hükmetmezse, işte onlar zalimlerin ta kendileridir.
5:46
Ve onların izleri üzere Meryem oğlu İsa'yı artları sıra gönderdik, önündekileri ve Tevrat'ı tasdik edici olarak. Ayrıca ona İncîl'i verdik; onda hidayet ve nur vardır; hem önündekileri ve Tevrât'ı tasdik edici olarak hem de müttakiler için bir hidayet ve bir öğüt olarak.
O peygamberlerin ardından, yanlarındaki Tevrat'ı doğrulayıcı olarak Meryemoğlu İsa'yı gönderdik ve ona içinde hidayet ve nur olan, kendinden önceki Tevrat'ı tasdik eden ve Allah'dan korkanlar için bir hidayet rehberi ve bir öğüt olan İncil'i verdik.
5:47
İncil ehli de Allâh'ın onda indirdikleriyle hükmetsin! Kim de Allâh'ın indirdikleriyle hükmetmez ise işte onlar, onlardır fasıklar.
İncil ehli de Allah'ın ona indirdikleriyle hükmetsinler. Kim, Allah'ın indirdiği ile hükmetmezse, işte onlar fâsıkların ta kendileridir.
5:48
Sana da Kitab'ı hak ile indirdik; kitaptan yana kendisinin önündekileri tasdik edici olarak ve onların üzerine hakim olarak. Dolayısıyla, onların arasında Allâh'ın indirdiği ile hükmet de sana gelmiş olan haktan uzaklaşarak onların arzularına uyma! Sizden her biriniz için bir şeriat ve yöntem var ettik. Ancak Allâh dileseydi sizi tek bir ümmet kılardı; ne var ki sizi, size verdikleri hususunda sınasın... Şu halde hayırlarda yarışın! Allâh'a dır hepinizin dönüşü; böylece size, hakkında ihtilaf edip durduklarınızı haber verir.
Sana da (ey Muhammed) geçmiş kitapları tasdik eden ve onları kollayıp koruyan Kitab (Kur'ân)ı hak ile indirdik. Onların aralarında Allah'ın indirdiği ile hükmet. Onların arzu ve heveslerine uyarak, sana gelen haktan sapma. Biz, herbiriniz için bir şeriat ve yol belirledik. Eğer Allah dileseydi sizi tek bir ümmet yapardı, fakat size verdiklerinde sizi denemek istedi. Öyleyse iyiliklere koşun. Hepinizin dönüşü Allah'adır. O, ihtilafa düştüğünüz şeyleri size haber verir.
5:49
Hem onların arasında Allâh'ın indirdiği ile hükmedesin ve onların hevalarına tabi olmayasın! Ve dikkat et onlara Allâh'ın sana indirdiklerinin bazısından seni fitneye düşürmesinler! Bu durumda eğer yüz çevirirlerse o takdirde bil ki ancak Allâh bazı günahlarından dolayı onlara isabet ettirmeyi murat ediyor! Nitekim, muhakkak ki insanlardan çoğu kesinlikle fasıktırlar.
Aralarında Allah'ın indirdiğiyle hükmet. Onların keyiflerine uyma. Allah'ın sana indirdiğinin bir kısmından seni saptırmalarından sakın. Eğer Allah'ın hükmünden yüzçevirirlerse, bil ki Allah, bir kısım günahları sebebiyle onları musibete uğratmak istiyor. Muhakkak ki insanların çoğu yoldan çıkanlardır.
5:50
Yoksa onlar cahiliyenin hükmünü mü istiyorlar?! Hem kimmiş hüküm bakımdan Allâh'tan daha güzel; yakinen araştıran bir kavim için!
Yoksa cahiliyye hükmünü mü arıyorlar? kesinlikle bilen bir toplum için Allah'tan daha güzel hüküm veren kim olabilir?
5:51
Ey imân etmiş olanlar, Yahudileri ve Hıristiyanları dostlar edinmeyin; onların bazısı bazısının dostlarıdır. Ve sizden her kim onları dost edinirse artık o da kesinlikle onlardandır. Muhakkak ki Allâh zalim kavme hidayet etmez.
Ey iman edenler! Yahudileri ve hıristiyanları dost edinmeyin. Onlar birbirlerinin dostudurlar. Sizden kim onları dost edinirse, şüphesiz o onlardan olur. Şüphesiz Allah, zalim kavmi doğru yola iletmez.
5:52
Ama sen kalplerinde bir hastalık bulunan kimselerin, onların içlerine koşuştuklarını görürsün; diyorlar ki: bize bir daire isabet etmesinden çekiniyoruz. Şu halde olur ki Allâh fethi yahut bir emri Kendi katından getirir de kendilerinde sakladıklarından ötürü nadim olurlar.
Kalblerinde hastalık bulunanların: " Bize bir felaket gelmesinden korkuyoruz" diyerek, onların arasına koşuştuklarını görürsün. Umulur ki Allah, bir fetih ihsan eder veya katından bir emir (iş) getirir de içlerinde gizlediklerine pişman olurlar.
5:53
İmân etmiş kimseler de der ki: Bunlar mıdır muhakkak kendilerinin kesinlikle sizinle birlikte olduklarına var güçleriyle Allâh için kasem etmiş olanlar?! Onların amelleri iptal oldu! Böylece ziyankarlar olarak sabahladılar.
İman edenler: "Sizinle beraber olduklarına dair, Allah'a bütün güçleriyle yemin edenler bunlar mı?" derler. Onların bütün amelleri boşa gitmiştir ve kaybedenlerden olmuşlardır.
5:54
Ey imân etmiş olanlar, sizden kim dininden irtidat ederse o takdirde Allâh yakında bir kavim getiriverir, O onları sever, onlar da O'nu severler; müminlere karşı alçak gönüllü; kafirlere karşı izzetlidirler; Allâh'ın yolunda cihat ederler ve herhangi bir kınayıcının kınamasından korkmazlar! Bu Allâh'ın fazlıdır; onu dilediğine ulaştırır; nitekim Allâh Vasi’dir, Alîm’dir.
Ey iman edenler! Sizden kim dininden dönerse, bilsin ki Allah yakında öyle bir toplum getirir ki, Allah onları sever, onlar da Allah'ı severler; müminlere karşı yumuşak, kâfirlere karşı da onurlu ve şiddetlidirler; Allah yolunda mücahede eder, hiçbirkınayıcının kınamasından da korkmazlar. Bu, Allah'ın bir lütfudur, onu dilediğine verir. Allah, geniş ihsan sahibidir, her şeyi çok iyi bilendir.
5:55
Sizin velîniz ancak Allâh'tır ve O'nun Resulüdür ve imân etmiş kimselerdir; onlar ki namazı ikame eder ve zekâtı ulaştırırlar ve onlar rüku edenlerdir.
Sizin asıl dostunuz Allah'tır, O'nun Resulüdür ve namazlarını kılan zekatlarını veren ve rükû eden müminlerdir.
5:56
Ve kim ki Allâh'ı ve resulünü ve imân etmiş kimseleri velî edinirse, şu halde muhakkak ki Allâh'ın hizbi, onlar galiptirler!
Kim Allah'ı, O'nun Resulünü ve müminleri dost edinirse, (iyi bilsin ki) Allah'ın taraftarları galip geleceklerdir.
5:57
Ey imân etmiş olanlar, kendilerine sizden önce kitap verilenlerden dininizi alay ve oyun edinenleri ve kafirleri dostlar edinmeyin! Hem Allâh'tan sakının eğer müminler idiyseniz!
Ey iman edenler! Sizden önce kendilerine kitap verilmiş olanlardan ve kâfirlerden, dininizi alay ve eğlence konusu yapanları dost edinmeyin. Eğer (gerçekten) iman ediyorsanız, Allah'dan gereğince korkun.
5:58
Ve siz namaza nida ettiğinizde onu alay ve oyun edinirler; bu onların akletmeyen bir topluluk olmalarındandır.
Namaza çağırdığınız zaman, onu alay ve eğlence konusu yaparlar. Bu onların, akıllarını kullanmayan bir toplum olmalarından dolayıdır.
5:59
De ki: Ey Ehli Kitap, bize kötü davranmanız sadece Allâh'a ve bize indirilene ve önceden indirilmiş olana imân etmiş olmamızdan ve çoğunuzun fasıklar olmasından mıdır?
De ki: "Ey kitap ehli! Sadece Allah'a, bize indirilene ve bizden önce indirilene inandığımız için mi bizden hoşlanmıyorsunuz? Oysa çoğunuz yoldan çıkmışlarsınız".
5:60
De ki: size Allâh katındaki karşılığı bakımından bundan daha kötüsünü bildireyim mi? Allâh'ın lanet ettiği ve üzerine gazap ettiği ve kendilerinden maymunları ve domuzları ve tağutun kullarını var ettiği kimselerdir! İşte bunlar mekan bakımından daha kötü ve yolun ortasından daha sapkındırlar.
De ki: "Allah katında cezaya çarptırılma bakımından bunlardan daha kötüsünü size haber vereyim mi? Allah, kimlere lanet etmiş ve gazabına uğratmışsa; kimlerden maymunlar, domuzlar ve şeytana tapanlar yapmışsa, işte bunların makamı daha kötüdür ve onlar düz yoldan daha çok sapmışlardır".
5:61
Hem onlar size geldiklerinde dediler ki 'imân ettik' ; halbuki kesinlikle küfürle girdiler ve yine kesinlikle onunla çıktılar! Nitekim Allâh ne ketmedip durduklarını en iyi bilendir.
Onlar, size geldikleri zaman, "iman ettik" dediler. Oysa yanınıza kâfir olarak girip, kâfir olarak çıkmışlardır. Allah, onların gizlediklerini çok iyi bilir.
5:62
Ve onlardan çoğunu görürsün, günahta ve düşmanlıkta ve haramı yemelerinde birbirleriyle yarışırken... Yapıp durdukları ne kötüdür!
Onlardan çoğunu, günah işlemede, düşmanlıkta ve haram yemede yarış ederken görürsün. Bu yaptıkları şeyler ne kötüdür!
5:63
Rabbânîler ve hahamlar onları günâhı konuşmaktan ve haramı yemekten sakındırsaydı ya! İşleyip durdukları ne kötüdür!
Gerçek dindarların ve din bilginlerinin, onları günah olan bir söz söylemekten ve haram yemekten men etmeleri gerekmez miydi? Yaptıkları şey ne kötüdür!
5:64
Ve Yahudiler dedi ki: Allâh'ın eli bağlıdır. Söylediklerinden ötürü onların elleri bağlanmış ve lanetlenmişlerdir! Bilakis O'nun iki eli açıktır; Nasıl diliyorsa öylece infak ediyor. Andolsun, sana rabbinden indirilenler de, onlardan çoğunun taşkınlık ve küfrünü kesinlikle artıracaktır. Nitekim onların arasına kıyamet gününe dek adaveti ve nefreti bıraktık; her defasında harp için bir ateş yaktıklarında Allâh onu söndürdü. Hem yeryüzünde fesat için koşturuyorlar; ancak Allâh müfsitleri sevmez!
Yahudiler, "Allah'ın eli çok sıkıdır" dediler. Söyledikleri söz sebebiyle onların elleri bağlansın ve lanete uğrasınlar! Aksine Allah'ın elleri açıktır, dilediği gibi verir. Andolsun, Rabbinden sana indirilen, onların çoğunun azgınlığını ve küfrünü azdırıyor. Biz, onların aralarına tâ kıyamete kadar düşmanlık ve kin atmışızdır. Ne zaman savaş için bir ateş yakmışlarsa, Allah onu söndürmüştür. Onlar yeryüzünde bozğunculuğa koşarlar. Şüphesiz Allah bozguncuları sevmez.
5:65
Ancak, şayet kitap ehli imân etmiş ve sakınmış olsalardı, kuşkusuz biz onların günahlarını örterdik ve kuşkusuz biz onları naîm cennetlerine sokardık.
Eğer kitap ehli iman etmiş ve layıkıyla korunmuş olsalardı, onların kötülüklerini örter, nimeti bol olan cennetlere koyardık.
5:66
Yine, şayet onlar Tevrat'ı ve İncîl'i ve Rab'lerinden kendilerine indirilmiş olanları ikame etmiş olsalardı, kesinlikle üstlerinden ve ayaklarının altından yerlerdi. Onlardan mutedil bir ümmet var, ancak onlardan çoğunun yaptıkları ne kötüdür!
Eğer onlar, Tevrat'ı, İncil'i ve kendilerine indirileni gereğince uygulasalardı, hem üstlerindeki, hem de ayaklarının altındaki (nimetlerden bol bol) yerlerdi. Onların arasında ılımlı bir grup da vardı. Böyle olmakla beraber onların çoğunun yaptıkları ne kadar kötüdür!
5:67
Ey Resul, Rabbinden sana ne indirildiyse tebliğ et! Yanı sıra eğer yapmaz isen, o takdirde O'nun risaletini tebliğ etmiş olmazsın. Hem Allâh seni insanlardan korumaktadır. Muhakkak ki Allâh kâfirler kavmine hidayet etmez!
Ey şanlı Resul! Rabbinden sana indirileni tebliğ et! Eğer bunu yapmazsan O'nun peygamberlik görevini yapmamış olursun. Allah seni insanlardan korur. Doğrusu Allah, kâfirler toplumunu doğru yola iletmez.
5:68
De ki Ey Ehli Kitap, hiç bir şey üzere değilsiniz; tâ ki Tevrat'ı ve İncil'i ve Rabbinizden size indirilmiş olanları ikame edinceye kadar! Andolsun, sana Rabbinden indirilenler de, onlardan çoğunun taşkınlık ve küfrünü kesinlikle artıracaktır. Dolayısıyla kafirler toplumu için üzülme!
De ki: "Ey kitap ehli! Tevrat'ı, İncil'i ve Rabbinizden size indirileni uygulamadıkça bir esas üzerinde değilsiniz. Şüphesiz ki, Rabbinden sana indirilenler, onların çoğunun azgınlığını ve inkârını artıracaktır. Şu halde kâfir olan bir toplum için üzülme!
5:69
Muhakkak ki imân etmiş olanlar ve dönmüş olanlar, Sabiîler de, Hıristiyanlar da; kim Allâh'a ve Ahiret Gününe imân etmiş ise ve salih amel işlemiş ise, o takdirde onların üzerine herhangi bir korku yoktur; hüzünlenenler de onlar değildir.
Muhakkak ki inananlar, yahudiler, sabiiler ve hıristiyanlardan kim Allah'a ve ahiret gününe iman eder ve güzel amel işlerse, onlar için bir korku yoktur, onlar mahzun da olmayacaklardır.
5:70
Muhakkak ki biz İsrail oğullarının misakını almıştık ve onlara resuller göndermiştik; onlara her defasında bir resul, nefislerinin hevâsına uymayan şeylerle geldikçe, bir takımını yalanladılar; bir takımını ise katlediyorlardı.
Andolsun biz, İsrailoğulları'ndan söz aldık ve onlara peygamberler gönderdik. Fakat ne zaman onlara bir peygamber nefislerinin hoşlanmadığı bir şey getirmişse, bunlardan bir kısmını yalanlamışlar, bir kısmını da öldürmüşlerdir.
5:71
Ve sandılar ki herhangi bir fitne olmaz; böylece kör ve sağır davrandılar; sonra Allah onların tövbelerini kabul etti; sonra onlardan çoğu yine kör ve sağır davrandılar; nitekim Allah her ne yapıyorlarsa Basîr'dir.
Onlar, bir fitne kopmayacak sandılar, kör ve sağır kesildiler. Sonra Allah onların tevbesini kabul etti. Sonra yine onların çoğu kör, sağır kesildiler. Allah, onların yaptıklarını görüyor.
5:72
Andolsun, kesinlikle kafir olmuşlardır, ''Muhakkak ki Allâh, Meryem'in oğlu Mesih'in ta Kendisidir'' demiş olanlar! Halbuki Mesih demişti ki: Ey İsrail oğulları, benim Rabbim sizin de Rabbiniz olan Allâh'a ibadet edin! Muhakkak ki kim Allâh'a şirk koşarsa o takdirde Allâh kesinlikle ona cenneti haram kılmıştır! Onun sığınağı da Ateş'tir! Hem zalimler için herhangi bir yardımcı yoktur!
Andolsun, "Allah, Meryem'in oğlu Mesih'tir" diyenler elbette kâfir olmuşlardır. Oysa Mesih onlara: "Ey İsrailoğulları, hem benim, hem de sizin Rabbiniz olan Allah'a ibadet edin. Kim Allah'a ortak koşarsa, şüphesiz Allah ona cenneti haram kılmıştır ve onun varacağı yer cehenemdir. Zalimlerin yardımcıları da yoktur" demişti.
5:73
Andolsun, kesinlikle kafir olmuşlardır, ''Muhakkak ki Allâh üçün üçüncüsüdür'' demiş olanlar! Halbuki tek bir ilahtan başka herhangi bir ilah yoktur! Ve eğer dediklerinden vazgeçmezler ise onlardan kafir olmuş kimselere, andolsun elîm bir azap kesinlikle dokunacaktır.
"Allah, üçün üçüncüsüdür" diyenler elbette kâfir olmuşlardır. Oysa tek ilâhtan başka ilâh yoktur. Eğer söylediklerinden vazgeçmezlerse, elbette onlardan inkâr edenlere acı bir azap dokunacaktır.
5:74
Hala Allâh'a dönmezler mi ve O'ndan mağfiret dilemezler mi? Halbuki Allâh Ğafûr'dur; Rahîm'dir.
Hâlâ Allah'a tevbe edip O'ndan af dilemiyorlar mı? Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.
5:75
Meryem'in oğlu Mesih bir resulden başkası değildir! Ondan önce resuller gelip geçmiştir. Onun annesi de bir sıddîkadır; ikisi yemek yerlerdi! Bak nasıl onlara ayetleri apaçık ediyoruz; sonra bak nereye döndürülüyorlar!
Meryem'in oğlu Mesih (İsa), sadece bir peygamberdir. Ondan önce de peygamberler gelip geçmiştir. Anası da dosdoğru bir kadındır. Her ikisi de yemek yerlerdi. Bak onlara âyetleri nasıl açıklıyoruz. Sonra yine bak nasıl yüz çeviriyorlar!
5:76
De ki: sizin için ne bir zarara ne de bir yarara malik olmayan Allâh'tan aşağısına mı ibadet ediyorsunuz?! Oysa Allâh, O'dur es-Semî; el-Alîm.
De ki: "Allah'ı bırakıp da size ne zarar, ne de fayda vermeye gücü yetmeyen şeylere mi tapıyorsunuz? Oysa Allah işitendir, bilendir".
5:77
De ki: Ey Kitap Ehli, dininizde haktan gayrisine taşmayın ve önceden sapmış, çoklarını da saptırmış bir kavmin hevâsına tabi olmayın! Onlar da yolun ortasından saptılar!
De ki: "Ey kitap ehli! Dininizde haksız yere aşırı gitmeyin. Daha önce sapmış, birçoklarını da saptırmış ve böylece doğru yolu kaybetmiş bir kavmin keyiflerine uymayın".
5:78
İsrâil Oğullarından kafir olmuş olanlar Davûd'un ve Meryem Oğlu İsâ'nın dili üzere lanete uğramışlardır. Bu, isyan etmiş olmaları ve haddi aşıp durmaları sebebiyledir.
İsrailoğulları'ndan küfredenler, Davud ve Meryem'in oğlu İsa diliyle lanetlenmişlerdir. Bu, onların isyan etmeleri ve aşırı gitmeleri yüzündendi.
5:79
Birbirlerini yaptıkları herhangi bir münkerden sakındırmazlardı; yapıp durdukları kesinlikle ne kötüdür!
Onlar, yaptıkları kötülüklerden vazgeçmiyorlardı. Yaptıkları şey ne kötü idi.
5:80
Onlardan çoğunu, kâfir olmuş kimseleri dost edinirken görürsün. Kesinlikle ne kötüdür; onların nefislerinin kendileri için takdim ettiği: Allâh'ın onların üzerine öfkelenmiş olması; nitekim onlar azap içinde sonsuzdurlar!
Onlardan birçoğunun kâfirleri dost edindiklerini görürsün. Nefislerinin kendilerine sunduğu şey ne kadar kötüdür! Allah onlara gazabetmiştir. Onlar ebedî olarak azap içinde kalacaklardır.
5:81
Zaten Allâh'a ve nebiye ve ona ne indirilmişse, imân ediyor olsalardı, onları dost edinmezlerdi! Velâkin onlardan çoğu fasıklardır.
Eğer onlar, Allah'a, Peygamber'e ve ona indirilen Kur'ân'a inanmış olsalardı, kâfirleri dost tutmazlardı. Fakat onların çoğu yoldan çıkmış kimselerdir.
5:82
Andolsun, imân etmiş olanlara, düşmanlık bakımından Yahûdileri ve şirk koşmuş kimseleri insanların en şiddetlisi olarak kesinlikle bulacaksın. Yine andolsun, imân etmiş olanlara, meveddet bakımından, 'Muhakkak ki biz Hıristiyanlarız' demiş kimseleri onların en yakını olarak kesinlikle bulacaksın. Bu, onlar arasında keşişler ve rahipler olmasından ve onların büyüklenmeyişlerinden ötürüdür.
İman edenlere karşı düşmanlık yönünden insanların en şiddetlisi olarak yahudileri ve Allah'a ortak koşanları bulursun. Ve yine iman edenlere sevgi bakımından en yakın olarak da: "Biz hıristiyanlarız" diyenleri bulursun. Çünkü onların içlerinde keşişler ve rahipler vardır. Ve onlar büyüklük taslamazlar.
5:83
Ve Resul'e indirilmiş olanı işittiklerinde, tanıdıkları haktan ötürü, onların gözlerinin yaşla dolup taştığını görürsün. Derler ki: Rabbimiz, imân ettik; dolayısıyla bizi şahitlerle birlikte yaz!
Peygamber'e indirilen (Kur'ân)i dinledikleri zaman, onun hak olduğunu öğrendiklerinden dolayı gözlerinin yaşla dolup taştığını görürsün. Onlar: " Ey Rabb'imiz iman ettik, bizi de şahitlerden yaz" derler.
5:84
Hem bize ne oluyor ki Allâh'a ve haktan bize gelmiş olana imân etmeyelim? Ve Rabbimizin bizi salih kavimle birlikte dahil etmesini kuvvetle arzulamayalım?
"Hem biz Rabb'imizin bizi iyi kişilerle birlikte (cennete) sokmasını arzulayıp dururken, neden Allah'a ve hak olarak bize gelen şeylere inanmayalım!".
5:85
Bunun üzerine Allâh onlara, söylediklerinden ötürü altlarından nehirlerin aktığı cennetleri sevap olarak verdi; orada sonsuzlar olarak... işte bu muhsinlerin karşılığıdır.
Böyle demeleri sebebiyle Allah onları altlarından ırmaklar akan cennetlerle mükafatlandırmıştır. Orada ebedî olarak kalacaklardır. İşte iyilik yapanların mükafatı budur.
5:86
Ayetlerimizi yok saymış ve yalanlamış kimseler ise işte onlar Cahîm'in halkıdır.
İnkar edip âyetlerimizi yalanlayanlar da cehennem ehlidir.
5:87
Ey imân etmiş olanlar, Allâh'ın sizin için helal kıldıklarının hoş olanlarını haramlaştırmayın ve haddi aşmayın; muhakkak ki Allâh haddi aşanları sevmez.
Ey iman edenler! Allah'ın size helal kıldığı temiz şeyleri haram saymayın. Ve aşırı da gitmeyin. Çünkü Allah aşırı gidenleri sevmez.
5:88
Ve helal olarak, hoş olarak yiyin Allâh'ın sizi rızıklandırdıklarından hem sakının kendisine imân ettiğiniz Allâh'tan!
Allah'ın size verdiği rızıklardan helal ve temiz olarak yeyin ve inandığınız Allah'tan korkun.
5:89
Allâh boş yere yeminlerinizle sizi sorumlu tutmaz ancak yeminlere bağladıklarınız ile sizi sorumlu tutar. Bu durumda onun keffareti ailelerinizi doyurduğunuzun ortalamasından on miskini doyurmaktır; yahut onları giydirmektir; yahut bir boynu azat etmektir; kim de bulamaz ise o takdirde üç gün oruç tutmaktır. İşte bu yemin ettiğinizde yeminlerinizin keffaretidir. Hem yeminlerinizi muhafaza ediniz! Böylece Allâh size ayetlerini apaçık ediyor ki sizler şükredesiniz!
Allah sizi, kasıtsız olarak yaptığınız yeminlerinizden sorumlu tutmaz. Fakat kasıtlı yaptığınız yeminlerinizden sizi sorumlu tutar. Bozulan yeminin keffareti (cezası), ailenize yedirdiğinizin ortalamasından on yoksulu yedirmek veya giydirmek yahut da bir köle azad etmektir. Verecek bir şey bulamayan kimse için de üç gün oruç tutmaktır. İşte yemin ettiğiniz zaman yeminlerinizi bozmanın cezası budur. Yeminlerinizi koruyun. İşte Allah âyetlerini size böyle açıklar ki, şükredesiniz.
5:90
Ey imân etmiş olanlar, muhakkak ki içki ve kumar ve dikili taşlar ve fal okları ancak Şeytanın işinden bir pisliktir; dolayısıyla ona yanaşmayın ki böylelikle sizler felaha eresiniz.
Ey iman edenler! İçki, kumar, dikili taşlar (putlar) ve fal okları şeytan işi birer pisliktir. Bunlardan kaçının ki, kurtuluşa eresiniz.
5:91
Şeytan içkide ve kumarda ancak aranıza düşmanlığı ve nefreti düşürmeyi ve sizi Allâh'ın zikrinden ve namazdan savmayı murat ediyor. Artık siz son veriyorsunuz değil mi?
Şeytan, içki ve kumarla sizin aranıza düşmanlık ve kin sokmak ve sizi Allah'ı anmaktan ve namazdan alıkoymak ister. Artık bunlardan vazgeçtiniz değil mi?
5:92
Ve Allâh'a itaat edin ve Resule itaat edin ve dikkatli olun! Ancak, şayet yüz çevirirseniz o takdirde bilin ki resulümüzün üzerine ancak apaçık edici tebliğ vardır!
Allah'a itaat edin, Peygamber'e de itaat edin. Kötülüklerden sakının. Eğer yüz çevirirseniz, biliniz ki, Peygamber'imize düşen sadece apaçık tebliğdir.
5:93
İmân etmiş ve salih amellerde bulunmuş kimselerin üzerine tattıkları şeylerde herhangi bir sakınca yoktur; sakındıkları ve imân ettikleri ve salih amellerde bulundukları, sonra sakındıkları ve imân ettikleri, sonra sakındıkları ve muhsinler oldukları takdirde... Hem Allâh muhsinleri seviyor.
İman edip salih amel işleyenler, Allah'tan korktukları, imanlarında sebat ettikleri, salih amel işlemeye devam ettikleri, sonra Allah'tan sakındıkları, imanlarından ayrılmadıkları, yine Allah'tan korktukları ve iyilikte bulundukları müddetçe, daha önce yediklerinden dolayı kendilerine bir günah yoktur. Allah iyilikte bulunanları sever.
5:94
Ey imân etmiş olanlar, Allâh ellerinizin ve mızraklarınızın kavuştuğu avdan bir şeyle sizi kesinlikle sınayacak; kim O'ndan gayben korkuyor bilsin diye! Artık bundan sonra kim haddi aşarsa o takdirde onun için elîm bir azap vardır.
Ey iman edenler! Allah sizi ellerinizin ve mızraklarınızın erişeceği bir avla dener ki, gizlide kendisinden korkanları meydana çıkarsın. Kim bundan sonra saldırıda bulunursa onun için acı bir azab vardır.
5:95
Ey imân etmiş olanlar, sizler ihramlıyken avı katletmeyin; sizden kim de onu taammüden katlederse, o takdirde, Kabe'ye ulaşmak üzere bir kurban olarak, katlettiğinin dengi kurbanlık hayvanlardan bir ceza vardır; buna sizden adalet sahibi iki kişi hükmeder; yahut miskinlerin doyurulduğu bir kefaret vardır; yahut bunun eşdeğeri, oruç olarak vardır; işinin vebalini tatsın diye... Allâh geçmişte kalanı affetti; ancak kim geri dönerse o durumda Allâh ondan intikam alır! Nitekim Allâh Azîz'dir; intikam sahibidir.
Ey iman edenler, ihramlı iken av hayvanı öldürmeyin. İçinizden kim kasten onu öldürürse, yaptığı işin vebalini tatması için, öldürdüğü hayvanın dengi ona cezadır ki, Kâbe'ye ulaşacak bir kurban olmak üzere buna yine içinizden iki adaletli kişi hükmeder; yahut (ceza olmak üzere) bir keffarettir ki, ya o nisbette fakirleri doyurmak, yahut onun dengi oruç tutmaktır. Allah geçmişi affetmiştir. Fakat kim de bu suçu tekrarlarsa, Allah ondan intikamını alır. Allah damia gâliptir, intikam sahibidir.
5:96
Denizin avı ve onun yiyeceği size ve yolculara bir geçimlik olarak sizin için helal kılınmıştır; ancak karanın avı ihramlı olduğunuz sürece sizin üzerinize haram kılınmıştır! Kendisine doğru haşrolduğunuz Allâh'tan sakının!
Size ve yolculara yiyecek olmak üzere, deniz avı ve onu yemek helal kılındı. Kara avı ise, ihramlı olduğunuz müddetçe size haram edilmiştir. Huzurunda toplanacağınız Allah'tan korkun.
5:97
Allâh Kabe'yi, Beyti Haramı, insanlar için bir kıyam olarak var etmiştir ve haram ayı ve kurbanı ve nişanları; bu, Allâh'ın göklerde ne varsa ve yerde ne varsa bildiğini ve Allâh'ın her şeye Alîm olduğunu bilmeniz içindir.
Allah, Kâbe'yi, o Beyti haram'ı, haram ayı, kurbanı ve (kurbanlardaki) gerdanlıkları insanlar için bir nizam kıldı. Bu, Allah'ın göklerde ve yerde olan herşeyi bildiğini ve Allah'ın herşeyi hakkıyle bilici olduğunu sizin de bilmeniz içindir.
5:98
Bilin muhakkak ki Allâh, cezalandırması şiddetlidir; ve muhakkak ki Allâh Gafûr'dur; Rahîm'dir.
İyi bilin ki Allah, hem cezası çok şiddetli olandır, hem de çok bağışlayıcı, çok merhametlidir.
5:99
Resulün üzerine tebliğden gayrisi yoktur; ancak Allâh biliyor neyi açığa vurduğunuzu ve neyi ketmettiğinizi!
Peygamber'in üzerine düşen sadece duyurmadır. Allah, açıkladıklarınızı da gizlediklerinizi de bilir.
5:100
De ki: habis ile iyi eşit olmaz; habisin çokluğu senin ilgini çekse bile! Dolayısıyla Allah'tan sakının ey ulu’l-elbab böylelikle sizler felaha eresiniz.
De ki: "Pis olan şeyle temiz olan şey bir olmaz, pis olanın çokluğu hoşuna gitse bile". Ey selim akıl sahipleri Allah'tan korkun ki kurtuluşa eresiniz.
5:101
Ey imân etmiş olanlar, size açıklanacak olsa sizin için kötü olacak bazı şeyler hakkında soru sormayın! Ve eğer Kur'ân'ın indirilmesi süresinde sorarsanız size açıklanır! Allâh onları muaf tuttu; nitekim Allâh Gafûr'dur, Halîm'dir.
Ey iman edenler! Açıklandığı zaman hoşunuza gitmeyecek olan şeylerden sormayın. Eğer onları Kur'ân indirilirken sorarsanız size açıklanır. Halbuki Allah onlardan geçmiştir. Allah çok bağışlayan ve çok yumuşak davranandır.
5:102
Sizden önce bir topluluk onları sormuştu sonra onlar dolayısıyla kafir olmuşlardı.
Sizden önce gelen bir kavim bunları sormuştu da sonra inkâr etmişti.
5:103
Allâh kılmamıştır; ne Bahira'dan ne de Saibe'den ne de Vasile'den ne de Hâm'dan hiç birini! Ancak yoksaymış olanlar Allâh'a karşı yalanı iftira ediyorlar; ve onların çoğu akletmiyor!
Allah, ne "bahîre"yi, ne "sâibe"yi, ne "vesile"yi ve ne de "hâm"ı meşru kılmıştır. Fakat küfredenler, Allah'a yalan iftira etmektedirler. Onların çoğunun akılları ermez.
5:104
Ve onlara ''Allâh'ın indirdiklerine ve Resul'e gelin'' denildiğinde, dediler ki: ''Babalarımızı üzerinde bulduklarımız bize yeter!'' Ya onların babaları bir şey ilmetmiyor ve hidayete tutunmuyor idiyse de mi!
Onlara: " Allah'ın indirdiği (kitabı)ne ve peygamber'e gelin" dendiği zaman: " Atalarımızı üzerinde bulduğumuz şey bize yeter" derler. Ataları bir şey bilmeyen ve doğru yolu da bulamayan kimseler olsa da mı?
5:105
Ey imân etmiş olanlar, kendinizden sorumlusunuz! Hidayete tutunduğunuz sürece dalalete sapan kimse size zarar veremez. Hepinizin dönüşü Allâh'adır; böylece O size ne yapıyordunuz haber verecektir!
Ey inananlar, kendinize dikkat edin. Siz doğru yolda olduğunuz takdirde doğru yoldan sapanlar size zarar veremezler. Hepinizin dönüşü Allah'adır. Yaptıklarınızı size O haber verecektir.
5:106
Ey imân etmiş olanlar, birinize ölüm geldiğinde vasiyet esnasında aranızdaki şahitlik, sizden iki adalet sahibi kişiyledir; veya sizden başka iki kişiyledir, şayet yola koyuldunuz da size ölüm musibeti isabet ettiyse! Eğer kuşkulanırsanız o ikisini namazdan sonra alıkoyarsınız da kasem ederler: ''Yakınlığı olan biri bile olsa biz bununla hiç bir pahayı satın almayız, ve Allâh'ın şahitliğini ketmetmeyiz; o takdirde biz muhakkak ki günahkarlardan oluruz.''
Ey iman edenler! İçinizden birine ölüm (emareleri) geldiği zaman, vasiyet sırasında aranızdaki şahitliğin hükmü, kendi içinizden iki adaletli şahit, yahut yeryüzünde yolculuğa çıkmış iseniz, ölüm (emareleri de) size gelip çatmışsa, sizden olmayan diğer iki şahit tutmaktır. Eğer (bunlardan) şüpheye düşerseniz, namazdan sonra onları alıkorsunuz. Onlar da Allah'a şöyle yemin ederler: "Akraba bile olsa, yemini bir çıkar karşılığı satmayacağız, Allah'ın şahitliğini gizlemeyeceğiz. Aksi halde günahkârlardan oluruz".
5:107
Ancak, şayet o ikisinin bir günah kazandıkları anlaşılırsa, o takdirde öncelikli ikilinin aleyhlerinde kazandıkları kimselerden iki başka kişi o ikisinin yerine geçerler de Allâh adına kasem ederler: Kesinlikle bizim şahadetimiz o ikisinin şahadetinden daha haktır; hem biz haddi aşmadık; muhakkak ki biz o takdirde kesinlikle zalimlerdeniz!
Eğer o iki şahidin bir günah işledikleri anlaşılırsa ölene daha yakın olan hak sahiplerinden diğer iki kişi onların yerine geçerler ve: "Bizim şahitliğimiz, önceki iki kişinin şahitliğinden daha doğrudur. Biz kimsenin hakkına tecavüz etmedik. Aksi halde biz de zalimlerden olurduk" diye Allah'a yemin ederler.
5:108
Şahadeti aslı üzere yerine getirmeleri yahut yeminlerinden sonra başka yeminlerinin reddedilmesinden korkmaları için en aşağısı budur. Hem Allâh'tan sakının da dinleyin! Nitekim Allâh fasıklar topluluğuna hidayet etmez.
İşte bu, şahitliklerini gerektiği gibi yapmaları, yahut yeminlerinden sonra yeminlerinin kabul edilmemesinden korkmaları için en iyi yoldur. Allah'tan korkun ve emirlerini dinleyin. Allah, doğru yoldan çıkan bir topluluğu hidayete erdirmez.
5:109
Allah, resulleri topladığı gün der ki: size ne cevap verildi? dediler ki: bizim bir ilmimiz yok; muhakkak ki sen, sensin gaypların mutlak alimi!
Allah, Resulleri topladığı gün: " Size ne cevap verildi? "der. "Bizim bilgimiz yok" derler, "gizlileri bilen yalnız sensin, sen!".
5:110
Hani Allâh demişti: Ey Meryem'in oğlu İsa, senin üzerindeki ve validenin üzerindeki nimetimi an! Hani seni Ruhu'l Kudüs ile teyit etmiştim insanlara beşikte ve yetişkin olarak konuşurdun; ve hani sana Kitab'ı ve hikmeti ve Tevrat'ı ve İncîl'i öğretmiştim; ve hani çamurdan kuşun şekli gibisini iznimle yaratıyordun sonra ona üflüyordun böylece iznimle bir kuş oluyordu; doğuştan körü ve abrası iznimle iyileştiriyordun; ve hani ölüleri iznimle çıkarıyordun; ve hani İsrail Oğullarını, sen onlara beyyinelerle geldiğinde, senden el çektirmiştim. Nitekim onlardan yoksaymış olanlar dediler ki: bu apaçık bir sihirden başkası değildir!
Allah şöyle diyecektir: "Ey Meryemoğlu İsa! Sana ve annene olan nimetimi hatırla! Hani seni Rûhu'lKudüs (Cebrâil) ile desteklemiştim. Beşikteyken ve kemâle ermişken insanlarla konuşuyordun. Sana yazıyı, hikmeti, Tevrat'ı ve İncil'i öğretmiştim. İznimle çamurdan kuş şeklinde bir şey yapmış ve ona üflemiştin, o da iznimle kuş olmuştu. Anadan doğma kör olanı ve alaca hastalığına yakalanmış kimseyi iznimle iyileştirmiştin. Ölüleri iznimle (hayata) çıkarmıştın. İsrailoğulları'na âyetlerle geldiğin ve onlardan inkâr edenlerin: "Bu ancak apaçık bir sihirdir" dedikleri zaman seni, onlardan korumuştum.
5:111
Ve hani havarilere vahyetmiştim, Bana ve Resulüme imân edin diye! Dediler ki: imân ettik, ve şahit ol muhakkak ki bizler teslim olanlarız.
Hani Havarilere: " Bana ve Resulüme iman edin" diye ilham etmiştim. Onlar da: "İman ettik, bizim şüphesiz müslümanlar olduğumuza şahit ol" demişlerdi.
5:112
Hani Havariler demişti ki: Ey Meryem'in Oğlu İsa, güç yetirebilir mi senin rabbin üzerimize gökten bir sofra indirmeye? Dedi ki: Allâh'tan sakının şayet müminler idiyseniz!
Havariler: " Ey Meryemoğlu İsa, Rabbin bize gökten bir sofra indirebilir mi?" dediler. İsa da: "İnanıyorsanız Allah'tan korkun" dedi.
5:113
Dediler: ondan yiyelim istiyoruz; ve kalplerimiz mutmain olsun; ve senin bize karşı doğru olduğunu bilelim; ve ona şahit olanlardan olalım.
Havâriler: "İstiyoruz ki ondan yiyelim, kalblerimiz iyice yatışsın, senin bize doğru söylediğini bilelim ve bunu bizzat görenlerden olalım" dediler.
5:114
Meryem'in oğlu İsa dedi ki: Allâh'ım, Rabbimiz, üzerimize gökten bir sofra indir; evvelimiz ve ahirimiz için bir bayram ve Sen'den bir ayet olsun; hem bizi rızıklandır, zira Sen rızıklandıranların en hayırlısısın.
Meryemoğlu İsa da: "Allah'ım, Rabbımız, bizim üzerimize gökten bir sofra indir ki, bizim için, önce ve sonra gelenlerimiz için bir bayram ve senden bir mucize olsun. Bizi rızıklandır, sen rızık verenlerin en hayırlısısın!" dedi.
5:115
Allâh dedi: Muhakkak ki Ben onu üzerinize indiriciyim; ancak sonra sizden kim yok sayarsa o takdirde muhakkak ki Ben ona öyle bir azapla azap ederim ki, onunla Alemlerde kimseye azap etmem!
Allah buyurdu ki: " Ben onu size indireceğim. Fakat bundan sonra içinizden kim inkâr ederse, ben ona âlemlerden hiç kimseye yapmayacağım bir azabı yaparım".
5:116
Ve hani Allâh demişti: Ey Meryem'in oğlu İsa, insanlara sen mi söyledin: beni ve annemi Allâh'ın berisinde iki ilâh edinin diye? Dedi ki: Sübhaneke! Hakkım olmayan bir şeyi söylemem benim için söz konusu olamaz! Eğer onu söylemiş olsaydım, o takdirde Sen onu kesinlikle bilirdin! Sen benim kendimde olanı biliyorsun oysa ben Sen'in kendinde olanı bilmiyorum. muhakkak ki sen, sensin gaypların mutlak alimi!
Ve Allah demişti ki: "Ey Meryemoğlu İsa, sen mi insanlara: 'Beni ve annemi, Allah'tan başka iki tanrı edinin' dedin?". "Hâşâ, dedi, sen yücesin, benim için gerçek olmayan birşeyi söylemem bana yakışmaz. Eğer demiş olsam, sen bunu bilirsin, sen benim nefsimde olanı bilirsin, ben ise senin nefsinde olanı bilmem, çünkü gaybları bilen yalnız sensin, sen!".
5:117
Onlara Sen'in bana emrettiğinden başkasını söylemedim, yani benim de sizin de rabbiniz olan Allâh'a kulluk edin! Ve ben onların içinde devam ettiğim sürece onların üzerine bir şahit idim; ne zaman ki Sen beni vefat ettirdin, onların üzerindeki gözetleyici Sen idin; zaten Sen her şeyin üzerine bir şahitsin!
"Ben onlara sadece, senin bana emrettiklerini söyledim. Benim ve sizin Rabbınız olan Allah'a kulluk edin, dedim. Aralarında olduğum müddetçe onlara şahit idim, fakat sen beni vefat ettirince onları gözetleyen yalnız sen oldun. Sen herşeyi görensin.
5:118
Eğer onlara azap edersen zaten muhakkak ki onlar Sen'in kullarındır; Ancak, eğer onları mağfiret edersen zaten muhakkak ki Sen'sin Sen el-Azîz el-Hakîm!
"Eğer onlara azab edersen, onlar senin kullarındır, eğer onları bağışlarsan, şüphesiz sen daima üstünsün, hikmet sahibisin".
5:119
Allâh dedi ki: Bu, sadıklara sadıklıklarının fayda ettiği gündür! Onlar için altlarından nehirlerin aktığı cennetler vardır, içlerinde onlar sonsuzlar olarak, ebediyen! Allâh onlardan razı oldu; onlar da O'ndan razı oldular! İşte budur muazzam kazanç!
Allah buyurdu ki: "Bu, sadıklara doğruluklarının fayda sağladığı gündür. Onlar için altlarından ırmaklar akan, içinde ebedî kalacakları cennetler vardır". Allah onlardan razı olmuş, onlar da O'ndan razı olmuşlardır. İşte büyük kurtuluş budur.
5:120
Allah'ındır göklerin ve Yer'in mülkü ve onların içinde ne varsa! Ve O, her şeyin üzerine Kadîr'dir.
Göklerin, yerin ve bunlarda bulunan herşeyin mülkü Allah'ındır. O herşeye kâdirdir.