Bilgiyi bir başkasıyla paylaşma nasıl tabiî ve iç güdüsel bir bireysel faaliyet ise, toplumsal planda bir birikimi sonraki nesle aktarma ve dolayısıyla bilgiyi bu yolla muhafaza etmeye çalışma da bir o kadar tabiîdir. Bu doğal sürecin sürdürülmesini sağlayan, toplum bireylerinin kolektif şuurudur. Pek tabiidir ki, çeşitli şartlara bağlı olarak, kimi toplumlarda bu tür süreçler tekâmül ederken kimilerinde ise akîm kalabilir. İslâm toplumunda, daha Hz. Peygamber hayattayken başlayan belleme ve aktarma çabası, onun vefatıyla birlikte, hicrî I. asır itibariyle, sistemleşme/tekâmül sürecine girmiştir. Bu çalışmada, tabiî bir toplumsal aktivite neticesi, peygamberin hatırâtını koruma refleksiyle harekete geçen rivayet sisteminin oluşum ve gelişim safhalarında ne tür râvi modellerinin sistemde yer aldığı hususunda teorik bir yaklaşım ortaya konulmaya çalışılmıştır. Bu sayede, sonraki dönem hadis literatürüne yansımış râviler arası ilişkilerin ve bu ilişkiler yoluyla nakledilmiş bilgilerin değeri konusunda daha sağlıklı bir neticeye varmanın mümkün olacağı düşünülmüştür.